Ay göğsümün
sol yarısı”…
Attım
kendimi sokağa kedilerle konuştum. Dertlendim sigaramı yaktım
dumanına karıştım. Yollar çıkmaza döndükçe, dilimdeki türkü
uzadı ağıt uzadı. Ey sen yiğit çıkartmaktan hiç erinmeyen
coğrafya adamı zorla şair yaparsın.
Hem öyle
bir şiir ki bu yedi renk yedi dil yedi coğrafya barındırırsın.
İçinde lazlar mı istersin ? Kürtler mi ? yoksa Çerkesler mi ?
Düşün ki bu insanlar ortak kavgada buluştu devrim ateşiyle
düştüler yola, belki çoğu daha once Ankaradan öteye geçmemişti
bile.
Ama iradeyle
cesaret onları rojavaya taşıdı. Koşulların sertliği yıkık
bir kentin yitik çocuklarına umut götürülmesine engel olamadı.
Ta ki o sabaha kadar…
Fidan
dikecektiniz bir de değil mi? şimdi o fidanlar siz oldunuz. 32 Can
32 Siper yoldaşı. Her biriniz bu yiğitler coğrafyasının birer
mihenk taşısınız artık. Tarih gülüşlerinizin donup kaldığı
20 temmuz sabahını unutmayacak ve “ASLA”.
Nasıl ki
unutulmadıysa idam sehpasında Deniz’in son sözleri
“ Yaşasın
Türk ve Kürt Halkının Ortak Mücadelesi”…
Nasıl ki
unutulmadıysa İbrahim’in Dıyarbakır Zindanlarında ser verip
sır vermeyen o çelikten iradesi…
Kim
dövüşmüyorsa bu zulme karşı, Kim bir kurşun atımı kadar
yakın durmuyorsa bu haramilere o bizden değildir diyorsa Mahir…
Mazlumun
önderliğinde bir halkın çocukları savaşa, kavgaya ateşle
yürüyorlarsa.
Bizim de
özgürlüğümüz dövüştüğümüz yerdir. Demiş ki biryoldaş
iyi değilim ! İyi olmayacağım ! İyi olmayın ! Farklı yollardan
geliyor olsak bile kızıl bayrağın altında buluşup barbarlığa,
faşizme, Gericiliği bir balyoz gibi inmeli yolumuzu aydınlatan
önderliklerin ışığında devrimci bir cephe oluşturmalı ve
haykırmalıyız
YAŞASIN
DEVRİM VE SOSYALİZM !
YAŞASIN
SİPER YOLDAŞLIĞI !
Kabul
edelim ki bu coğrafyada yaşamak direnmenin başladığı yerdir.
Farklı din, dil, ırk, mezhep, cinsel kimlik barbar çeteler
tarafından öldürülmeye ve tecavüz edilmeye yeterli. Halbuki
bizler bütün renklerimizle bir çarkın dişlileri gibi mutlu bir
uyum içerisindeyiz. Bilmiyorlar ki bizler en çok farklılıklarımızla
seviyoruz birbirimizi. Bizden olmamızı istedikleri sormayan
sorgulamayan insan modelini istemiyoruz. Bizler artık sokak
ortasında özgürlüklerimiz için polis esnaf faşist üçgeninde
dövülerek öldürülmek istemiyoruz. Bizler yaşamlarımızın hiçe
sayıldığı maden ocaklarında sırf başka seçeneğimiz olmadığı
için öldürülmek istemiyoruz. Bizler zulme başkaldırdığımız
için polis mermileriyle öldürülmek istemiyoruz. Bizler umut
taşıyıcıları gencecik fidanlar başka bir dünyanın mümkün
olduğu şiarımızla, barbar çeteler tarafından katledilmek
istemiyoruz.
Bu coğrafya
kana doydu artık. Anaların yürekleri dayanmıyor.
Sizler ki
bizim yaşam hakkımızı elimizden almak isterseniz, bizlerde artık
öz savunmaya geçer ve yaşamlarımızı ve özgürlüklerimizi
korumak adına savaşırız. Ki tarih nice destansı kavgalarla
doludur. Ölürüz de biz. ölmeyi de iyi biliriz. Hem ölmek dediğin
nedir ? yaşamak Ne ?
Yaşamak
nefes alıp vermek değildir. Nazım ne güzelde demistir
“Yaşamak
bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine”…
işte tam da
burda senin insanlığının yaşam hakkının bende olmadığını
nereden çıkarıyorsun. Ölmemiz gerektiğini nasıl savunuyorsun.
Beni ağlatan ölüm senin gülmeni sağlıyorsa biz kardeş değiliz
ve hiç olmadık. Oysa ki kürt bir anne şöyle diyor;
Keşke bizim
çocuklar ölseydi biz alışığız bu misafir çocuklarını
annelerine biz ne deriz. Evet tam da böyle söylüyor. Sizin
çürümüşlüğünüze inat, bizim yüreklerimiz tanır birbirini,
ezilmişi, zulme uğramışı, emekçiyi, gönül bağıyla
bağlıyızdır biz nerde olsa tanırız birbirimizi. İster yeşil
bir parka nın içinde ister yedi kat yerin dibinde biz birbirimize
hep aynı sevgiyle bakarız. Tarihin kavga destanlarından tanırız
birbirimizi nasıl ki tanıyorsak cellatlarımızı biz
yüreklerimizden tanırız birbirimizi.
Birçoğu
kardeşim yaşta, inançları uğruna bir temmuz sabahı o iyi
insanlar güzel atlarına binip gittiler. Geriye ne mi kaldı “İSYAN
“
Bizler
artık ölmeyeceğiz bu topraklar dais çetelerine gericileri
faşistlere mezar olacak ve döktükleri kanda boğacağız her
birini. Gömdüklerimizden devraldığımız bayrağı onurla taşıyıp
birer özgürlük neferi olmaya and içtik. Kadınız Erkeğiz
Bireyiz içimizde bu devrim ateşi yandıkça kavga heryerde !
özgürlüğümüz kavganın başladığı yerde.
Arkadaş güzel demiş; alnını dağ ateşiyle ,yüzünü
kanla yıkayan dostum , senin dudağında gülümseyen bordo
gül , benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun şimdi
dingin gövdende , uğultuyla büyüyen sessizlik, bir gün
benim elimde patlamaya hazır mavzer olsun , başını
omzuma yasla gövdemde taşıyayım seni , gövdem gövdene
can olsun…
Uğurlar olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder