Kobane
savaşıyla başlayan süreçte tc kürt halkına yönelik baskı ve
zulüm politikalarını arttırmaya devam ediyor. Suriye'yi işgal
planları doğrultusunda tc tarafından beslenen ışid çeteleri
sadece Suriye halkına zulmetmekle kalmıyor aynı zamanda akp'nin
paramiliter bir örgütü gibi hareket edip hiç durmadan Kürdistan'da
örgütlü kürt halkına ve sosyalistlere karşı hunharca
saldırılara girişiyor.Akp her ne kadar barış ve demokrasi
naraları atsa da kürt sorununda izlediği politikanın 90'lı
yıllarda izlenen politikadan hiç bir farkı yoktur. Tc'nin kürt
halkına ve sosyalistlere karşı izlediği yegane politika inkar ve
imha politikalarıdır. Ancak Kürt halkına ve sosyalistlere karşı
girişilen saldırıların ve katliamların tek nedeni bu değildir
tc
girişeceği
savaş öncesinde sosyalistleri
ve kürt özgürlük hareketini
susturmak istemektedir.
Dün
gerçekleşen Suruçtaki hain ve menfur saldırının arka planında
ise işte bu baskı ve zulüm politikaları ile Suriye'yi işgal
planları yatmaktadır.Ypg güçlerinin Işidi Suriye'de sıkıştırması
ve kürtlerin kuzey Suriye'de güçlennmesi tc'yi rahatsız
etmektedir;
çünkü bu durum tc'nin Suriye'de sefer planlarını olumsuz
etkilemektedir.
Bu nedenle her gün burjuvazinin kiralık beyinleri ve kiralık
kalemleri gazete ve televizyonlarda kuzey suriye'ye yapılacak bir
sefer için işçi ve emekçi kitleleri ikna etmeye çalışmaktadırlar.
Durum
aynı 1905 devrimi öncesi döneme benzemektedir aynı o dönemin
Rusyasında olduğu gibi koyu bir milliyetçilk dalgası bugünkü
Türkiyeyi de sarmıştır ancak bir farkla günümüz türkiyesinde
kürt özgürlük hareketi milliyetçi saldırılara karşı koymayı
başarabilmekte ,milliyetçi ve ırkçı saldırılara kürşı barış
sloganlarını dik ve onurlu bir şekilde haykırabilmektedir.
SAVAŞ
PLANLARI VE DEVLET TERÖRÜ KARŞISINDA SOSYALİST HAREKETİN TUTUMU
ÜZERİNE
Peki
bu savaş atmosferinde sosoyalist hareket ne yapmaktadır ? diye
sorarsak alacağımız cevap sosyalistlerin üstlerine düşen hiç
bir görevi yerine getirmediğidir.Çünkü türkiye sosyalist
hareketi (Buna maalesef troçkistlerde dahil) reformizmin ve
konformizmin tuzağına düşmüş durumdadır ve Ortadoğuda patlak
verecek bir savaşın dünya savaşına dönüşeceğini
kestirebilecek enternasyonalist anlayıştan yoksundurlar !
Birçoğu
başlıca görevleri olan işçi emekçileri burjuvazinin savaşına
katılmalarını engellemeye çalışmak için sürekli propaganda ve
ajitasyon çalışması yapmak yerine günübirlik basın
açıklamalarıyla ve sosyal medya paylaşımlarıyla
yetinmektedirler.Halbuki burjuvazi işçi ve emekçileri savaş
konusunda ikna etmek için daha çok uğraşmaktadır.
Daha
şimdiden savaş karşıtı hareketin nasıl bir renk alacağı
bellidir .Bu renk reformizmin bayrağının rengi olan sarı
bayraktır.Irak savaşı sürecinde sadece türkiye değil dünya
sosyalist hareketinin büyük çoğunluğu reformizmin pasifizmin
girdabına kapılmış önemli devrimci fırsatlar elden
kaçmıştı.Aynı durum bu gidişle bu savaş durumunda yaşanacak
gibi gözükmektedir.Ancak bu durum türkiye deki işçi emekçiler
açısından çok daha vahim sonuçlar yaratacaktır.İşte bu
nedenle devrimci Marksistler olarak yaklaşan savaşa karşı uyanık
olmalı var gücümüzle işçi mahallelerinde fabrikalarda kısacası
her yerde savaş karşıtı bir propaganda ve ajitasyon faaliyeti
yürütmeliyiz.
Yükselen
devlet terörüne karşı ise yapılması gereken yegane şey ise
"Faşizme karşı birleşik sınıf cephesi "sloganını
yükselterek her düzeydeki işçi örgütünü ve bütün sosyalist
hareketi devlet terörüne ve faşist saldırganlığa karşı tek
yumruk haline getirmektir.Zor gibi gözüksede bu bir zorunluluktur.
Son
olarak şunu da ekleyelim bütün bunları gerçekleştirecek yegane
güç işçi sınıfının devrimci partisidir.
FAŞİZME
KARŞI BİRLEŞİK SINIF CEPHESİ !
KAHROLSUN
DEVRİMCİLERE VE KÜRT HALKINA KARŞI UYGULANAN DEVLET TERÖRÜ !
KÜRT
HALKINA KARŞI YÜRÜTÜLEN KATLİAM POLİTİKALARINA SON !
SAVAŞA
KARŞI SINIF SAVAŞI !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder