Bursa'da
Suruç katliamına karşı Savaş Karşıtı Platformu ve Devrimci
güçler bir araya gelerek Suruç katliamını protesto etmiştir.
Saat
18:30 sularında başlayan protesto, 500-600 kişilik bir kitleye
ulaşmıştır. Eylem öncesi, Hdp Parti Üyesi, Ferhande Kılıç ve
oğlu Natran Kılıç'ın ölümüyle Bursada ki siyasiler epey
gerginleşmiş, kızları Sinem Kılıç ise yaralanarak katliamdan
kurtulmuştur.
Bu
durumda Bursada ki kitleyi epey dinamik hale getirmiştir. Basın
açıklaması sırasında nerden geldiği belirsiz bir kişinin
provakasyonu sonucu kitle epeyce tepki gösterip, ne kadar gergin
olduğunu göstermiştir. Var olan kitleyi sakinleştirmek epey vakit
almıştır.
Daha
sonrasında Kervansaray Oteli tarafında görünen faşist bir grup
slogan atmaya başlayınca, kitlenin bir bölümü o tarafa doğru
harekete geçmiştir. Ancak barış naraları atan bir kesim yine
kitleyi sakinleştirmiştir. Daha sonrasında HDP İl Binası'na
doğru harekete geçen kitle yine faşist saldırı karşısında
gerginliğini sürdürüp onlara doğru hareket edince, sayısı 3
olarak bilinen yoldaşlar göz altına alınmıştır.
Polis
önce barikat kurup, kent meydanına yürülmesini engelledi daha
sonrasında 3 arkadaş için oturma eylemi başlatıldı. yaklaşık
1.30 saat süren oturma eyleminin ardından, 3 arkadaşımızın
salınacağı bilgisi gelince kitle dağılmıştır.
Süreci
böyle ele aldığımızda, epey dinamik ve Bursa'ya göre iyi bir
eylem olsa da eleştirilecek nokta "Barış Naraları"
atanlara, barışa dair hiçbir şey kalmadığını söylemek
olacaktır.
Akp
Bonapartizmi, tüm güçleriyle kürt hareketi ve onun çevresinde ki
demokrasi hareketlerine karşı saldırılar yaparken, misillemenin
artık gerekli olduğunu söylemek biz Devrimci Marksistlerin
görevidir.
Bir
takım koşullar süreci bu noktaya getirmiştir. Ve devrimci
güçlerin "Savaş Karşıtı Platformu" gibi süreci
pasifize eden bir bloktan ziyade, devrimci dayanışmanın
büyütülmesi gereken ve Lenin'in yenilgicilik teorisine dayanan bir
blok'un oluşturulması günümüz şartlarında bir zorunluluktur.
ABD
emperyalizmi üzerinden yedeklenen İŞİD, Türkiye'nin belli başlı
bir çok noktasında dernek, çay ocağı vb. işletmelere sahiptir
ve açık açık kendilerini göstermektedirler. Bu yerlere karşı
bir misillemenin kürt hareketi ve devrimci güçler tarafından
yapılması bir zorunluluktur.
Devrimcilerin
kendi öz-yönetim araçlarını kurup, İşid çetesine karşı
öz-savunma hareketin geliştirmesi ve bunun belli ölçülerde Akp
siyasetine yansımaması
da önem arz
etmektedir.
Çünkü
Akp'nin Suriye üzerinden talepleri ve bir iç savaş isteği
açıktır. Bu seçimlerden önce de bilinen bir gerçeklikti.
Akp'nin süreci buraya yoğurması bir gerçeklik olsa da buna karşı
bir şey geliştirmemek en ağır oportünizmdir.
Bilhassa
da devrimci güçlerin batı'da güçleri zayıftır ve olası bir iç
savaşa hazır bir kitle yoktur. Bu süreçte daha çok belirleyici
olan Kürt Hareketi'nin tavrıdır.
Ancak,
sokak hareketlerinin canlılığı ve İşid'in bulunduğu yerlere
karşı bir misillemenin gerekliliği şarttır.
Bu
da, Savaş Karşıtı Platformu'nun yapamayacağı bir şey haline
gelmiştir. Sınıf uzlaşmacı siyaset yerini devrimci güçlerin
hareketine bırakacak, ve Savaş Karşıtı Platformu kendi kendisini
bu süreçte teşhir edecektir. Pasifist hareketlerin durumu,
Devrimci Şiddet'in gerektiği bugünlerde barış naraları atmak,
sınıf uzlaşmacı siyaset izlemek doğrudan Akp bonapartizmine
yardaklık etmektir.
Akp
ve İşid'e karşı geliştirilecek olan her türlü sokak eylemi vs.
Burjuvazinin zararına olacaktır. Ve böylesi bir süreç biz
devrimci güçlerin yapması gereken bir zorunluluktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder