Özellikle kürt halkına karşı girişilen doğrudan imha temelli katliamlar zinciri sermaye cephesinin tedirginliğinin bir diğer boyutunu oluşturmakta.
7 Hazran sürecinde Hdp etrafında bloklaşan liberal-tasfiyeci blok ile haziran hareketinde somutlanan sosyal-şoven reformist bloklaşmaların kendisi bile sermaye için bir tehdit oluşturur duruma gelmesi aslında dönemsel olarak politik atmosferin bıçak sırtı kırılgan bir sürece ilerlediğinin temel göstergelerini oluşturmaktaydı.
Özellikle Suruç katliamı ile birlikte düğmesine basılan yeni “savaş” konsepti TC egemenlerinin gelinen noktada esasen yeni konseptinin de ipuçlarını vermekte idi.
Yaşadığımız günler ölüm haberleriyle yüklenerek sancılı ve acı bir açmazı dayatıyor insanın yüreğine... Evet kürt halkı çocuk bedenlerinden yaşlı bedenlerine aldırılmaksızın katliam saldırılarına maruz bırakılıyor. Kürt halkının temsilcisi iddiasındakiler ve onların liberal-tasfiyeci yardakçıları ölülerimizi ardına bırakarak hala “müzakere” süreçlerinden bahsediyorlar. Oysa bir halk apaçık katliam tehditleri altındayken yapılacak neyin müzakeresidir diye sormuyor kimse.
Burjuva siyasetinin yeni bir aktörü olarak Demirtaş figürü üzerinden “türkiyelileşme” söylemleri ile kürt halkının özlemleri ve devrimci dinamikleri düzene bağlanmaya çalışılıyor. Katliam altındaki bir halkı savunan evlatlarına pervasızca “silah bırak” çağrıları yükseltilebiliyor. Burjuva siyasetin meşru zeminlerine oturmanın rahatlığı ile liberal baylarımız pervasızca parmaklarını savurup abilik taslıyorlar kürdistanın savaşçılarına.
Aynı liberal-tasfiyeci blok “Barış” blokları oluşturup kayıtsız şartsız barış söylemlerinin arkasına dizilen bir tuzukurulukla katliama uğrayan bir halka akıl ihsan ediyorlar.
Ne kürt halkının bağımsızlık özlemi, ne de devrim ve sosyalizm mücadelesi bu nefesi tükenmiş liberal bayların bizleri sokmak istedikleri sınırlara sığar.
Devrimcilik ve sosyalistlik iddiasında bulunan özneler için yaşanan böyle gelişmelerden devrimci sonuçlar çıkaran bir perspektif ile hareket etmeleri beklenir. Oysa mevcut öznelerin büyük çoğunluğu Gezi’de 6-8 Ekim Kobane serhıldanı süreçlerinde gördüğümüz gibi müzmin muhalifliğe gömülmüş demokrasi programlarını bile bayraklaştırmaktan aciz yenilgici bir ruh halinin ifadesi olan bir pratiğin parçası olmuşlardı.
Kürt halkının “demokratik özerklik” programları içerisinde kalan bir zeminde dahi özsavunma pratikleri geliştirmesinin hazımsızlığını yalnızca sermaye iktidarı değil, liberal baylarımız da pervasızca dile getirmektan çekinmiyorlar. Sınıf düşmanımız programının sistem içiliğine rağmen bütün bu özsavunma pratiklerinde, tehlike potansiyelini görüyor, en aşağılıkça ve barbarca şiddetiyle yaygınlaşmasını engellemeye çalışıyor.
TESLİMİYET YENİLGİYE DİRENİŞ ZAFERE GÖTÜRÜR
Bütün bu süreçlerde Devrim ve sosyalizm iddiasının arkasında inatla duran liberal-tasfiyeci bloklaşmalara kapılmayan özneler için hayat başka bir pratik ve tutum alışı dayatmakta acil olarak. Devrimci bir partileşme stratejisinde farklılık taşınabilir, ancak gündemin acilliği tek tek politik öznelerin bu sürece müdahale etmesini sınırlayan bir zemin oluşturduğu gerçekliğini karşımıza çıkarmakta. İşte bu sebeple burjuvazinin sağıyla soluyla ve liberal-tasfiyeci bloklaşmalarının karşısında devrimci bir odaklaşma ve cepheleşme kaçınılmaz ve zaruri bir hal almaktadır.
Devrime karşı sorumluluklar, Devrim ve sosyalizm iddiası gelinen yerde artık hayatın gerisinde kalan, eskiyen ne varsa söküp atmayı, devrimci yenilenme ve statükolardan sıyrılmayı dayatıyor. “Devrim ve İktidar, uzaktayken yakın görünen, kafalar karışıksa, iktidar perspektifi yoksa, yakınlaştıkça da o kadar uzaklaşan soyut hayaller haline gelir. Mevcut dönem devrimci bir odaklaşmanın kendinden çok daha öte sonuçlar üretebilceği gerçekliğini somut bir şekilde karşımıza çıkarıyor. Bunların pratik karşılığının gelmesi ve değerlendirlimesi şu ya da bu politik öznenin kendinden menkul pratiği ile gerçeklebilecek bir zemin oluşturmaktan çok, toplam bir pratiğin inşa edilebildiği koşullarda anlamlı olabilecek ve toplumsal karşılığını üretebilecek bir gerçeklik oluşturmaktadır.
Önümüzde açılan yeni dönem, bu fırsatları değerlendirip statükolarından sıyrılabilen bir cürreti kuşananların olanakları güce ve devrimci bir odaklaşma ihtimalini gerçeğe dönüştürdüğümüzde, devrimci cephe ihtimal dışı olası bir tehdit olmaktan çıkıp, her geçen gün katliamlar ve iç savaş provalarıyla ezilenlerin tepesinde bir balyoz misali savrulan burjuva diktatörlüğünün sonunu getirebilecek kavgayı mümkün ve olanaklı hale getirebilecektir. Bunu başaramadığımız oranda ise liberal-tasfiyeci bloğun burjuva sistemin restorasyon malzemesi olarak toplamda devrimci hareketi sindirdiği ve tasfiye ettiği bu anlamı ile biriken devrimci potansiyellerin bastırıldığı bir süreç kaçınılmaz olacaktır. Dönem gündelik politikalara yedeklenildiği dar grupçu pratiklerle devam edilebilecek bir dönem değildir. Devrim ve sosyalizm iddiası laf olarak kalmayan tüm özneleşmeler için bu sorumlulukla hareket edilmesinin gerekliliği ve bu anlamı ile ezilenlere çıkış yolunu gösterebilecek bir pratik ve savaşım bir gereklilik olacaktır. Bu bilinçle hareket edenler bilmelidirler ki dönem statükolarından sıyrılıp devrimci temelde odaklaşma,saflaşma, ayrışma, yeniden bütünleşerek devrimci yenilenme ve ileriye çıkma dönemidir.
Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı
YanıtlaSiltus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubumudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı ağacın kurdu/ Mustafa Önselin kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesi ile kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de aciklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekilleri ,ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları ve irtibatlı kişileri ali veli halil delil isa musa sema fatma fatih burhan turhan orhan muharrem safiye hafiye her kimse bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü . .
seffaf olmasi gereken kurumların kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?